26 Mart 2014 Çarşamba

Kalemimden Yanlızlık


       En tehlikeli hastalıktır yalnızlık. En tehlikeli insanlardır yalnız olanlar. Belki yalnızlıklarını değil ama yalnızlıklarının doğurduğu saçmalıklarını bulaştırırlar insanlara… Zaten onları yalnız kılan da bir türlü sıyrılamadıkları saçmalıkları değil midir? Bu yüzden terk edilmemişler midir?
       Yalnızlığın belirtisi terk edilmek midir yoksa terk etmek mi? Hiç düşünmeyin. Yoksa yumurta tavuk hikâyesine döner bu iş. Yalnızlık hiç doymayan bir hayvandır hücrelerimizde gezinen… İnsanı sömürür, dört bir yandan sarar ve yeniden yaratır istediği surette… Kukla gibi oynatır perdenin arkasından…

       Yalnız insan, ruhuna boğularak ruhsuzlaştırır kendini. Ne istediğini bilmez. Öyle alışır ki her gün şikayet ettiği yalnızlığına, onsuz yapamaz olur. Çünkü en tehlikeli hastalıktır yalnızlık… Bir bağımlılıktır tedavisi olmayan… Yalnızlık gerçeklerle yüzleşmektir, bilmektir her şeyin boş olduğunu… Yalnız insanın hayatında hayal kurmak yoktur çünkü hayalden dönme gerçekler asalet yoksunudur ve bunu en iyi bilen yalnız insandır… Yalnız insan yalancıdır, nankördür. Ne zaman sorsanız ya memnudur böyle yaşamaktan ya da bıkmıştır yalnızlıktan. Lakin ikisi de koca bir yalandır. Çünkü yalnızlık ne memnun eder ne de bıktırır insanı. İkiyüzlü bir hastalıktır yalnızlık, tıpkı o kıpkırmızı zehirli elma gibi… Tatlıdır tadımlık olsun istenir ama bir kere ısırdın mı damarlarında dolaşmaya başlar. Yalnızlık ölüme kardeşlik etmektir…

       Şarkıların seni dinlemesidir yanlızlık.

11 Mart 2014 Salı

Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Mustafa Sarı, İrfan Tuna


       Ülkenin onurunun, şerefinin ve gencecik bedenlerin kanlarının ayaklar altına alınışını ayakta alkışladı milletimiz, hoş neye alkış tuttuğundan bile habersizdi birbirine çarpan, şuursuz bir beyne sahip bedenin avuçiçleri.
       Ama olsun metro yaptı.

       Kabinesinde ne olduğu belirsiz, patavatsız ve hemen hemen her bütçe konuşmasında milletle dalga geçen bir maliye bakanı da var memur ve işçi maaşlarını yumurtaya endeksleyen.
''zam değil güncelleme.''
''Memur maaşıyla şu kadar işçi maaşıyla da şu kadar yumurta alınabiliyor.''

       Ve daha nice patavatsızlıklarını sıralayabiliriz. Gerçekten ''kimsesizlerin kimi, sessiz çoğunlukların sessiyiz'' düsturunu benimsemiş bir başbakan bakanının böyle konuşmasına müsaade edebilir mi? Gerçekten böyle düşünen bir başbakan olsaydı eğer bunca patavatsızlığının, halkı aşağılamasının, milletle dalga geçmesinin üzerine hala görevde tutmazdı ''rakı içmeyin üzüm yiyin'' diyen bir adamı.
       Ama olsun metro yaptı, değil mi?

       Hele ki; unutursam yüreğim kurusun Erdoğan Bayraktar'ın kanser hastası kıza ettiklerini. Cami çıkışında onuru zedelenmiş kızın parayı teslim ederken söylediği ''siz çaresizliği hiç tatmamışsınız'' sözü mıh gibi kazındı hafızama.
       Ama olsun metro yaptı.

       Başbakanın gerçekten samimi ve dürüst bir insan olmadığını, ülkesi ve halkı için çalışmadığını anlamak, idrak etmek ve farkına varmak için allame-i cihan olmaya lüzum yok. Hayal sattılar insanlara, hayal vaadettiler, hayallerle avuttular işçiyi emekçiyi memuru.

       ''Ey bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.'' demişti Mehmet Akif Ersoy. Sen kalkıp o askeri vuran kahpe elleri sıkıp hoşgeldin dedin. Kürdistan dedin, zaten sığır sürüsünden farksız olan bir teban var aman onlar da uyanmasın diye sözlerini sansürledi Trt, yalan mı?

        Şerefimiz yok, onurumuz yok, haysiyetimiz yok, komşularımız yok, dışarı da hiç bir saygınlığımız yok;

       Ama olsun metromuz var be usta!