20 Nisan 2015 Pazartesi

Kalemimden Şiir Çevirisi

   
 Bir zıtlıktır aşkı aşk yapan. Düz yazıyı şiir yapar o, şiiri düz yazıya çevirir yokluğu.. Neydi seni sen yapan bilmem, sorgulamam da ama beni ben yapan tek şeyin sen olduğunu anladığımdan bu yana sensiz olmanın anlamı ''kabus''un karşılayacağı anlamdan oldukça daha korkutucu.. Sanki daha önce yokmuşum gibi, sanki daha önce nefes almazmışım gibi kendini bilmezlikler üzerimde.

     Neyim, neredeyim, ne istiyorum hiçbirşeyi bilmeden ''salla yolla hayatlar'' da kaldım. Hem de tek başıma. Nerdesin? Kimlesin? Anlamak istemiyorum. Bazı sabahlar hala sana uyanıp, nefesinde can buluyorum ya ben. Boşver o yüzden. Nerede olursan ol sen, kiminle olursan ol sen. Bilmesem de hala yaşadığını hissediyorum ya çok bile.

     Böylesi bir aşkı hiçbir insanoğlu haketmedi. Bana kalansa hala hissedebildiklerimle yetinmek. Şükürler olsun tanrıma. Nefes alıyorsun hala. Hala geçmişinim.. Bilmediğim geleceğinim. Ama tenimde ama hayallerinde..

     Karışıkların var engel sarılmalarımıza. Yollar var önünde uzunluğunu bilmediğin. Engel sandığın herşey bir geçişken biz olmaya, yanlızlığı seçtik tereddütsüz, planlamadan. En güçlü olduğum zamanlarken varlığının yanıbaşı bu kaçış bir ispat galiba hem sana hem kendime.. ''BEN de benle olabilirim''diye.

     Asi başım bir sana koşulsuz olduğundan belirtiyorum ben sevdamızı.. en çok da bana ağır sevdamızı. Şiir tadında bir yazı bu. şiir gibi başlarken duygusunu korkularında yitiren.. Varlığının yanıbaşı şiir kurduğum ama söyleyemediğim zamanlarımmış meğer.

     Yokluğun hep düz yazı. Noktasını hangi cümlesinin sonuna koyacağımı bilmediğim uzun uzadıya cümlelerden örülü,paragrafsız, başlıksız bir dağılış yokluğunun sayfasında gecenin ya da gece olmaya meilli her gündüzün..

     Şiir olmaya aday şimdi kelimelerim düz yazı oldukça da şiirleşiyor senden benden sevdamızdan yana durmuş. Şair olmak koca kapılar açacakken biz olmaya doğru ''YAZAN'' oldum sadece ''YAZAR'' bile değil. Umutsuzluğu anlatmıyorum ben umudum öyle çok ki. Çaresizliğimi de acındırmaya çalışmıyorum ne kendime ne kimseye. Bir seçim ve sonucudur tüm dillenebildiklerim. Ben seni seçerken sensizliği seçtiğimi bile bile dimdik yürüdüm ellerinde ellerim. Belki de yarını asla olmayacak birgün yaşarken dizlerinde, sıkmadım hiç canımı anımızı bozmamak için. Sormadım sana ''peki ya bundan sonra'' diye.. Hiçbir yük vermedim omuzlarına..

     Bir düz yazı bu şiir olmaya aday. İmlaları eksik, biraz kaptırmış yazıyorum. Kuralsız yazdığım bir hikayem olmadı hiç şimdiye dek defterimde ama seni yazdıkça sana yazdıkça unutuyorum kuralları. Serserileşiyor bütün herşey. Sadece sen, ben, içtekiler ve yazabildiklerim Türkçe'ye uymaksızın.

     Başka bir dil bu. Biraz sence biraz bence. Belki sadece benim belki sadece ikimizin bildiği bir dil. Şiir olmaya aday bir düzyazı bu. Deneme sadece. Sevgileştikçe kaçıştıran bir anlatım.
Hepsi bu...

7 Nisan 2015 Salı

Kalemimden Onarma, Yık!


    Kumdan bir kale düşünün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, hendekler kazmışsınız. Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor. Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor. Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!.. O kadar odaklanmışsınız ki “onarmaya”, bu yıkımın artık sizin kontrolünüzde olmadığını göremiyorsunuz.

     Oysa bir dursanız, durup da yukarıdan baksanız kaleye, çamur haline gelmiş surlara ve dalgalara; onarmaya harcadığınız sürede yepyeni bir kale inşa edilebileceğini göreceksiniz. Denizin biraz ötesinde, yeni bir başlangıç yapabileceksiniz.

     Yaşam da birçoğumuz için böyle geçip gidiyor. Zorladığınız ilişkilerinizin bazen zorlamayı haketmediğini bilmeniz gerekiyor. Bir insana verdiğiniz şerbet, o insanda alışkanlık yapacaktır. Hep dediğim gibi, atalarımızın dediği gibi; "Yılanın başını küçükken ezeceksin" tabiri insanlara kendini ilk nasıl tanıtırsan sana karşı davranışları o yönde değişir olacaktır. Eğer karşınızdaki kişi aynı hatayı iki, üç, dört ya da daha fazla yaptıysa artık denemeyin. Argo dilinde "yüz vermeyin" Yıkın!

     Korkmayın yenisini muhakkak kurarsınız. Hayat kumdan bir kale için gerçekten çok uzun. "Alışmaya” çalışmak yerine incinen yerlerinize her gün küçük yamalar dikmek yerine... Hani o hep gidip yerleşmek istediğimiz huzur dolu sahil kasabası için de geçerli; değil mi?

     Bazen bir şeyi onarmak için, önce tamamen yıkmak gerekmez mi?

     Hayatınızdaki bazı kumdan kaleler, denize karışmayı çoktan hak etmedi mi?

Selametle...